Okulların açılması ile beraber milyonlarca öğrenci ve yüz binlerce öğretmen ders başı yaptı. Her sene olduğu gibi bu sene de bazı sorunlar kendisini hissettirdi. Dersliklerin yetersizliği, öğretmen atamalarının bu sene ekim ayına sarkması, bazı öğretmenler hakkında değişik nedenlerle soruşturma açılması ve bu öğretmenlerin görevlerinden uzaklaştırılmaları ve daha başka sorunlar… Bu liste daha da uzatılabilir. Fakat bu sorunlar bir şekilde halledilebilecek sorunlardır. Çözümü somut kararlarla halledilebilir. Bu saydığım problemler dışında asıl kafa yormamız gereken hususlar arka planda kalmamalı ve acil bir şekilde önlem alınmalıdır.
-Nedir bu önemli sorunlar?
Ülke olarak en büyük zenginliğimiz genç nüfusumuzun fazla olması. Bakın sadece ilköğretim ve lisede yaklaşık 18 milyon öğrencimiz var, ve bu sayı Yunanistan nüfusunu ikiye katlamaktadır. Birçok Avrupa ülkesinin nüfusunun 3-4 katı etmektedir. Hal böyle iken, geleceğimiz olan öğrencilerimiz ve dolayısıyla eğitim sistemimiz hakkında çokça kafa yormalı,istişare etmeli ve hızlı bir şekilde eksik yönler kapatılmalıdır. Eğitim sistemimizde en büyük eksiklerinden bir tanesi de öğrenciye sadece bilgi yüklemeye odaklanmasıdır. Öğrenci bilgiyi ezberlesin, sınavlarda, testlerde başarılı olsun da gerisi önemli değil mantığı hakim. Bu büyük bir yanlıştır. Ve yıllardır yapılan bu yanlışın ağır faturası birkaç yıldır çıkmaktadır. Nasıl mı ? Lise seviyesindeki öğrencilerin kendi aralarındaki konuşmalarına bakınız! Dikkat edin, hiç kültürden, edebiyattan, tarihten konuşuyorlar mı? Bunun cevabı maalesef hayır. Gençlerimizin diyalogları, üzülerek söylemek gerekirse sadece magazinsel ya da kız-erkek arkadaşlığı seviyesindeki muhabbetlerle sınırlı. Yine sınıflarda öğretmen hakimiyetinin sıfıra indiği, öğrencilerin disiplinsiz tavırlarının tavan yaptığı bir atmosfer hakim. Öğretmen ne verebilir ki bu ortamda.
Bazı sesleri duyar gibiyim. “Efendim, öğretmen de yumruğunu masaya vursun, sınıfa hakim olsun.” İnanın bu boş lakırdıdan başka bir şey ifade etmez bir öğretmen için. Çünkü sistem öğretmenin elini kolunu bağlamış durumda. Okullarda öğrencilere yönelik hiçbir disiplinsel yaptırım maalesef uygulanamıyor. Yani öğrenci sınıfta, mahalle dayısı gibi gezse ve öğretmenin ders anlatmasını engellese bile, öğretmen bu öğrenciyi ne dışarı çıkarabilir ne de ona karşı sertlikte bulunabilir. En etkili yöntem öğrenciyi disiplin kuruluna sevk etmek için idareyi ikna etmeye çalışmasıdır! İdare de “aman hocam, yok velisi gelir,yok milli eğitime şikayet ederler, gelin boş verin idare edelim.”şeklinde öğretmeni eli boş gönderecektir.
Yazımın başında ifade ettiğim eğitim sorunları bir şekilde halledilir. Bizler asıl sorun olan öğrencilerin ahlaki tutumunu nasıl değiştireceğiz gelin onu konuşalım. Bunun için acil bir şekilde eğitimde kalıcı reformların yapılması gerekmektedir. Bilgiyi ezberleyen bireyler değil; kültürel olarak donanımlı, milletini seven,tarih,edebiyat konuşabilen, öğretmenin değerini bilen, anne- babasına saygılı olan fertler yetişmesini sağlayacak bir eğitim sistemi gerekli.
Tarık Yıldız
Sosyal Analist