Üzüm ve Üretici...

Köşe yazarımız Mehmet Salcıoğlu'nun sözleşmeli tarım modeli ve tarım sigortası gibi konuları ele aldığı köşe yazısı...

Reklam
Reklam

Dünya hızla ve karşı konulamaz bir şekilde değişiyor fakat geliştiğini belirli coğrafyalar için söylemek artık imkânsız. Bu değişim her sektörde de kendini göstermekte. Her gün ekmek aldığınız perakendecilik sektöründen tutun da şu an okuduğunuz bu internet gazetesinin içinde yer aldığı medya ve basın sektörüne kadar her alanın tarzı ve üretim şekli değişiyor.

İnstagram da kısa hikâyeler, televizyon da çerez programlar ve gazeteler de anlık yazılar. Üretime karşı programlanmış zihinler ile daha kolay tüketmek ve hızlı yok etmek için kısa, basit ve ucuz nesne modelleri. Çok satan kitapların ortalamasının 300 sayfa, fenomen videoların süresi yaklaşık 4 dk ile sınırlı olduğu bu dönemde teknolojiyi, değişimi ve genç nesli eleştirmiyoruz takibi de. Fakat üretim konusunda bazı sorunların olduğu da yadsınamayacak bir gerçek. 

MÖ 450 yılında Sokrates dahi gençleri ve değişimi yozlaşmış ve saygısız buluyordu. Gençliğe ve yeni trendlere uyum sağlamaya çalışan bu yazıda, kısa kısa bir takım farklı ve dikkat çekmek istediğim konuları sıralayıp neticeler türeteceğiz.

SÖZLEŞMELİ TARIM MODELİ  

Üzüm bağının mahsulünü kışın imzaladığın sözleşme ile daha hasat vakti gelmeden satıyorsun. Bu konu hakkında Tarım kanunu ve ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı düzenlemeler var hatta Rusya’ya İhraç edilen bir takım tarım ürünlerinde bu model şu an kullanılıyor. Her ne kadar kulağa çok hoş gelse de yasal mevzuat, çiftçiyi sübvanse edici ve koruyucu hükümler içermez ise büyük firmalar karşısında bu sözleşmeler ile çiftçimiz perişan olur.

Üretim maliyetleri, doğal rekolte kaybı ve fiyat düşüklüğü gibi birçok sorun ile boğuşan çiftçi, denetlenemeyen ve baskıcı sözleşmeler ile yapayalnız ortada kalabilir. Nasıl herhangi bir bankadan kredi çekerken; ben bu sözleşmeyi imzalamam diyemiyorsanız, bu sektörde büyük firmalar tekel haline gelir ise çiftçiyi artık mutlu görmek imkânsız olur.

Tarım reformu, endüstriyel tarıma yönelim, büyük tarım arazilerinin oluşturulması ve kooperatifçiliğin gelişmesi ile bu sorunlar çözülebilir. Tabii ki şu anda bu sistem, yani sistemsizlikten hiçbir emek ve çaba harcamadan nemalananlar buna karşı çıkacaktır fakat er ya da geç bu dönüşüm tamamlanacaktır.

TARIMA DAYALI İHİTSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ (O.S.B.)

Ülkemiz için yeni bir kavram olsa da Adana ve bazı bölgelerde yeni yeni örneklerini görmekteyiz. Özellikle dış ticaret açığının kapanması amacıyla ihracata münhasıran önem veren ülkemizde, endüstriyel tarımın kurumsallaşması için bu düzenlemeler hayati öneme sahiptir. Tarımsal üretimde rekabetçi, pazara hakim ve çiftçinin para kazanabilmesi için rasyonel stratejiler gereklidir.

Üretim ve tüketim modelinin bilinçli bir şekilde planlandığı, uygun yasal mevzuat ve teşvikler ile kurulacak tarıma dayalı ihtisas o.s.b ile hem uluslararası alanda rekabet gücümüz hem de  profesyonel üretim potansiyelimiz artacaktır.

TARIM SİGORTASI VE DON ZARARI

Asma gözlerinin erken uyanmasından dolayı mart ve şubat ayında ani düşen sıcaklıklar ile gözler ölüyor ve oluşan bu don zararı ile rekolte ve kazanç kaybı medya geliyor. Eğer bağınızda don zarı oluşur ise geç kalmadan, 10 gün içerisinde sigortanıza ihbarda bulunun. İlk önce arazinizde kendiniz hasar tespitinde bulunun mutlaka ilgili araziden görsel kayıt alın. 

Gelen eksperin yaptığı tespit %100 doğrudur diye bir ümitsizliğe düşmeyin. Sonuçtan memnun değilseniz gerek eksperin tespiti, gerekse sizin yaptığınız tespit anında aldığınız görsel kayıtları da birleştirerek itirazını mutlaka yapın. Vah, tüh diyerek suçu başkasına atarak kimse adaleti sağlayamaz.

 

mehmet salcıoğlu