Oruç ve Ramazan

Köşe yazarımız Hüseyin Gedük'ün kaleminden Oruç ve Ramazan...

Reklam
Reklam

Oruç, İslâm’ın beş temel esasından birisidir. Ramazan orucu, bu aya ulaşan, akıllı ve ergin olan, oruç tutmada hastalık, aşırı yaşlılık, ay hali, yolculuk gibi bir engeli bulunmayan her mümin erkek ve kadına farzdır. Kur’ân-ı Kerîm’de mealen şöyle buyuruluyor: 

“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi sakınasınız diye size de sayılı günlerde oruç farz kılındı.” (Bakara, 183) “( O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlara doğru yolu göstermek ve hidayet ile Furkan’dan (hak ile bâtılı ayıran hükümlerden) apaçık deliller olmak üzere, Kur’ân-ı Kerim onda indirilmiştir. Öyle ise içinizden kim o aya erişirse, artık onda oruç tutsun! Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (onun üzerine, tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutma borcu) vardır. Allah size kolaylık ister ve size zorluk istemez.” (Bakara, 185)

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz oruçlu kimse hakkında şöyle buyuruyor: 

“Kim inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Savm, 6)

 Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Aziz ve Celil olan Allah; ‘İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim’ buyurdu. Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam, 163)

Oruç dışındaki her ibadetin, başkalarından gizlenemeyen, hatta göstermekten zevk duyulan bir yönü vardır. Ancak oruç müstesnadır. Bunun için de onun mükafatı her türlü takdirin üzerindedir ve yalnızca Allah Teala bu mükafatı takdir edecektir. 

Ramazan orucu Ramazan ayı hilalinin görülmesi ile başlar ve Şevval ayı hilalinin görülmesi ile sona erer. Bu konuda Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan hilâlini görünce oruç tutun, Şevval hilâlini görünce de iftar edin ve bayram yapın. Eğer hava bulutlu olursa Şâban ayını otuza tamamlayın.” (Buhârî - Müslim)

Oruç, azgın nefisleri gemleyen, ona anladığı dilden karşılık veren, kişiyi takvaya ulaştıran müstesna bir ibadettir. Bunun için Sahabeler (Radiyallahuanhum) o sıcak iklimin uzun yaz günlerinde çokça oruç tutmuşlardır. 

Nitekim Resulullah (s.a.v.) Efendimiz evlenme imkânı olmayan kimselerin şehevi arzularını kırmak için oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. Abdullah b. Mes’ud’un (r.a.) rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama bakmaktan daha fazla korur, iffeti de daha fazla muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen kimse ise oruç tutsun. Çünkü oruç insanın şehvetini kırar.” (İbniMâce, Nikâh, 1)

Oruçlu olan kişi yalnızca yeme-içmeden uzak durmakla yetinmemelidir. Kişi Ramazan ayına kavuşunca kendisini bütün azalarıyla murakabe altına almalı ve orucu bütün azalarıyla birlikte tutmalıdır. Nitekim bu konuda Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: 

“Yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmayan bir kimsenin, yemeği ve içmeyi bırakmasına, aç kalmasına, Allah’ın ihtiyacı yoktur!” (Buhari, Savm, 8; Tirmizi, Savm, 16)

“Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir.” (İbnMace, Sıyam, 21)

Ramazan ayı orucunu bir mazeret olmaksızın tutmamak haramdır. Geceden oruca niyet edilmiş olması veya edilmemiş olması bir şeyi değiştirmez. Mazeretsiz olarak Ramazan orucundan kaçırılan bir günün sevabına yetişmek için kişi, Ramazan dışındaki bütün günlerini oruçlu geçirse dahi bu sevaba ulaşamaz. Bu hüküm bütün farzlar için böyledir. Resulullah (s.a.v.) bu hususla ilgili olarak şöyle buyuruyor: 

“Her kim bir ruhsatsız ve hastalıksız olarak Ramazan’da bir günün orucunu tutmazsa, bütün bir ömür oruç tutsa da onu ödemiş olmaz.” (Tırmizi, Savm, 27; Ebu Davud, Savm, 38)

Ramazan ayı dışında farz olan bir oruç yoktur. Yüce Allah farz orucu kendisinde Kur’an- ı Kerim’in nazil olduğu mübarek Ramazan ayına has kılmıştır. Bunun dışındaki aylarda ise bayram günleri hariç nafile olarak oruç tutulabilir. Ama Ramazan ayı orucunu iptal edecek ve onun yerine geçecek hiçbir oruç yoktur. Bazı kişilerin “Muharrem Orucu” adıyla çıkardıkları ve Muharrem ayında 12 gün olarak tuttukları orucun Kur’an ve sünnetten hiçbir delili yoktur. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bizim dinimizde olmayan bir şeyi yaparsa, o iş reddedilir/ kabul edilmez.” (Muslim, 1718; Ebu Davud, 4606) 

Dua ile...

hüseyin gedük oruç oruç ve ramazan